Bağışıklık sistemi nedir?

Bilimsel adı immün sistem olan bağışıklık sistemi canlılarda hastalıklara karşı vücudun savunma mekanizmasını oluşturan, karmaşık bir sistemdir. Zararlı virüsleri tanıyan ve onlara karşı savunma oluşturan immün sistem insanlarda olduğu gibi diğer tüm canlıların sağlıklı bir ömür sürmesi için gereken hayati öneme sahip bir yapıdır. 

Doğum ile birlikte aktif olan bağışıklık sisteminin zayıflaması durumunda insanoğlunun hastalıklara yakalanma riski de artmaktadır. Bağışıklık sistemindeki zayıflığın mikroplar ve virüsler tarafından farkedilmesi ile vücudun hastalıklara yakalanma ihtimali artar. Enfeksiyonlar gelişerek bağışıklık sisteminin daha da zayıflamasına yol açar. Hastalıklara yakalanmamak için bağışıklık sistemini kuvvetli tutmamız gerekmektedir.

İnsan vücudu, hastalıklara karşı bir savunma sistemiyle donatılmıştır ve bu yüzden de kendi kendini iyileştirme yeteneğine sahiptir. Hastalığa yol açan maddeler tarafından uyarıldığında, bağışıklık sistemi harekete geçer. Sistem, yabancı olarak algıladığı bir mikroorganizmayla karşılaşır karşılaşmaz, belirli hücreler bundan kurtulmak için savaşmaya başlar. Daha önce rastladığı bir mikroorganizmayı tanıyan sistem ikincisinde ondan kurtulmak için çok daha çabuk tepki verebilir. Buna kazanılmış bağışıklık denir.
Bu sistemin çalışmasının en güzel ve basit örneği mikropların vücudumuza girdiğinde onlara karşı antikorların oluşması ve bunlarla savaşılmasıdır. Aynı mikropla tekrar karşılaşıldığında bu antikorlar bizi hastalanmaktan korur. Antikor vücuda giren yabancı maddelere karşı savunma hücrelerinin verdiği yanıttır.

Vücudumuz hastalıklarla mücadele etmesi için bir savunma sistemine sahiptir. Kendi kendine iyileşme yeteneğine sahip olan vücudumuzun herhangi bir virüs ile karşılaşması durumunda bağışıklık sistemi harekete geçmektedir. Yabancı bir mikroorganizma ile karşılaşan sistem, bu organizmadan kurtulmak için belirli hücreler yardımı ile savaş açmaktadır. İlk defa karşılaşılan yabancı mikroorganizmadan kurtulmak biraz zaman alsa da aynı mikrobun tekrar vücuda saldırması durumunda vücut sahip olduğu deneyim ile o mikroorganizmadan daha hızlı bir sürede kurtulmaktadır. Aynı mikrop ile tekrar karşılaşan vücut daha önceki deneyiminden üretmiş olduğu antikor ile bu mikroplarla savaşmaktadır. Antikor yabancı hücrelere karşı vücut tarafından üretilmiş hücrelerdir. Vücudun herhangi bir mikroorganizma ile karşılaşması ile harekete geçen bağışıklık sistemi mikroorganizma ile savaşmanın yolunu mutlaka bulmaktadır. Kazanılmış bağışıklık adı verilen bu olay herhangi bir mikrobun vücuttan atılması olarak ifade edilir.

İçtiğimiz sudan yediğimiz besinlere, soluduğumuz havadan dokunduğumuz her yere kadar gözümüzün göremeyeceği bir çok mikroorganizma yaşamaktadır. Doğada serbest halde bulunun bu mikroorganizmalar yararlı veya zararlı olabilir. Canlıların hastalanmalarına sebep olan mikroorganizmalara mikrop adı verilmektedir. Hayatları boyunca mikroplarla birlikte yaşam süren insanoğlu bağışıklık sistemlerinin yardımı ile bu mikroorganizmalarla yaşamayı öğrenmişlerdir. Bakteriler ve virüsler olarak ifade ettiğimiz bu mikroplar vücutta oluşturdukları zararlı kimyasal maddeler (toksinler) ile vücudun bağışıklığının zayıflamasına ve hastalıklara yakalanmasına neden olabilir. Solunum yoluyla, içilen içeceklerle, yenilen besinlerle, kulak, göz, burun gibi organlarımızla veya vücutta oluşmuş bir kesik yardımıyla vücuda giren mikroplar hastalıklara yol açabilmektedir.

Bağışıklık sistemi nasıl çalışır?

Sessiz bir şekilde çalışan bağışıklık sisteminin faaliyetlerini gözle görmemiz veya hissetmemiz mümkün değildir. Nefes aldığımızda solunum yoluyla vücudumuza giren binlerce bakteri ve virüs ile mücadele eden bağışıklık sistemimiz bu mikroorganizmaların neredeyse hepsi ile mücadele eder. Kimi zaman ise soğuk algınlığı ve grip gibi hastalıklar ile vücudun tekrar kuvvetlenmesi için bir antikor üretme süreci yaşar. Bu rahatsızlıklar aynı zamanda vücudun daha büyük hastalıklar ile mücadelesi için gereken sınavlardır. Soğuk algınlığı ve grip gibi üst solunum yolu rahatsızlıkları sayesinde üretilen antikorlar daha büyük rahatsızlıklar ile mücadelede kullanılmaktadır. Bir sivrisinek ısırdığı zaman ısırılan bölgede kızarıklık oluşması o bölgede sivrisinekten insan vücuduna geçen mikrop ile bir mücadele olduğunun işaretidir.

Önerilen makaleler

Bir cevap yazın