YAŞLI VE YAŞLILIK KAVRAMI

yaşlı

YAŞLI VE YAŞLILIK KAVRAMI

Genel bir tanım vermek gerekirse yaşlı ; somatik, biyolojik, fizyolojik ve psikolojik yönden gerilemelere bağlı olarak profesyonel etkinliğini sürdüremeyecek duruma gelen insanlara denir (MEB, 2011).

Yaşlılık, en geniş açıdan, bireylerde değişiklik ve kayıpların gözlemlendiği, sosyo-ekonomik, beslenme, çevre, eğitim gibi faktörleri kapsayan bir kavramdır. Yaşlılık; genetik, yaşam tarzı, kronik rahatsızlık gibi değişkenleri içeren karmaşık bir evredir. Yaşlanma; yaralanma ve rahatsızlık sonucunda meydana gelen kayıplar dışında, vücudun farklı sistemlerinin etkinliğinin zamanla kaybedilmesi olarak da tanımlanabilir (Göz, 2017).

Yaşlanma her canlı için intrauterin hayattan başlayıp, ölüme kadar devam eden bir değişim süreci olarak kabul edilmektedir. Teknolojinin insan yaşamına sağladığı kolaylıklar, tıptaki gelişmeler, sağlığı koruma ve sürdürme konusunda bilinçlenme, beklenen yaşam süresini uzatmış ve toplumda yaşlı nüfus oranını artırmıştır (WHO, 1989). İnsan yaşamındaki dönemlerden biri olan yaşlılık; ölümden önceki son evredir.

Hogstel tarafından yaşlılık;

biyolojik, fizyolojik ve duygusal yaşlılık olarak üç grupta sınıflandırılmıştır. Bu kapsamda biyolojik yaşlılık, yaşlanmaya bağlı olarak insan vücudunun yapı ve fonksiyonlarında değişiklikler meydana gelmektedir. Fizyolojik yaşlılık, biyolojik değişikliklere bağlı olarak ortaya çıkan kişisel ve davranışsal değişikliklerin ortaya çıktığı, duygusal yaşlılık ise kişinin kendini yaşlı hissetmesine bağlı olarak yaşam görüşü ve yaşam şeklinin değişmesi olarak ortaya çıkan yaşlılık olarak tanımlanmıştır (Silahşör, 2011).

Hipokrat (İ.Ö. 460-377) yaşlılığı

56 yaşında başlatmış ve yaşlılığın tanımını “ihtiyarların genlerden daha az besine ihtiyaçları vardır. Solunum güçlükleri, öksürük nöbetleri, oynak yerlerinde ağrılar, böbrek hastalıkları, baş dönmeleri, beyin kanamaları, zayıflama, uykusuzluk, yaygın kaşıntı onlara ıstırap verir. Bağırsaklarından, gözlerinden, burun deliklerinden sular sızar. Görme duyuları zayıflar, iyi işitemezler” şeklinde yapmıştır.

Shakespeare (1564-1616) insan yaşamını yedi bölüme ve bunun son iki dönemini de yaşlılığa ayırmıştır. Yaşlanma ile fiziki yapının değiştiği, bedensel yıprandığı, aynı zamanda davranışlarda ve algılamada da değişimlerin başladığı, özellikle zihinsel işlevlerin zayıfladığını belirtmiştir (Taşkıran, 2014).

Çeşitli filozof ya da düşünürlerin yaşlılıkla ilgili görüşlerinden de anlaşılacağı üzere yaşlılık, tek boyutlu bir süreç değildir. Yaşlılık fiziksel, psikolojik ve sosyal boyutları ile değerlendirilmesi gereken bir süreçtir. Fizyolojik boyutuyla yaşlılık, kronolojik yaşla birlikte görülen değişimleri ifade ederken; psikolojik boyutuyla yaşlılık, algı, öğrenme, psikomotor, problem çözme ve kişilik özellikleri açısından insanın uyum sağlama kapasitesinin kronolojik yaş ilerledikçe değişimini ifade etmektedir. Sosyolojik açıdan yaşlılık ise bir toplumda belirli yaş grubundan beklenen davranışlar ve toplumun o gruba verdiği değerlerle ilgilidir (Vehid, 2000).

Yaşlılığın Sınıflandırılması

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 75 yaş ve üzeri bireyleri “ yaşlı ” olarak tanımlamaktadır. Yaşlılığın seyrine ve vücut fonksiyonlarında oluşan değişikliklere ve Dünya Sağlık Örgütü’ nün 1998 yılı raporuna göre kronolojik yaş sınıflandırması;

* 0-18 yaş arası ergen yaş

*19-59 yaş arası genç yaş,

* 75 ve üstü yaş yaşlılık,

* 80 – üstü yaş ve üzeri ise ihtiyarlık olarak belirtilmiştir (Oğuz, 2007).

Biyolojik yaşlanma böyle bir gelişimi mecburi görmekle birlikte, bu değerlendirmenin nihai ve değişmez olduğu iddia edilemez. Yaşlılıkla beraber psikolojik ve bedensel kapasitede düşüş, hareket kapasitesinde yavaşlama olsa da, kişi kendini yaşlı hissetmeyebilir. Yaşlılık, durağan ve değişmez bir hayat evresi değil tam tersine yaşlılık çeşitli sebeplerin birleşimini içerir. Bu sebeplerin temelinde yaşamın bütün evrelerinin zorlamalarına karşın varoluşunu devam ettirebilmiş olmanın bilgeliği ve iç görüsüne sahiptir(Beğer ve Yavuzer, 2012).

Biyolojik yaşlılık,

Tüm yaşam boyu süren, insan vücudunun yapı ve işlevlerinde meydana gelen değişimleri ifade etmektedir. Biyolojik yaşlanma belirtileri, genellikle daha az belirgin olan ve daha yavaş seyreden psikolojik ve sosyal yaşlılık belirtilerinden çok daha önce gözlemlenmeye başlanmaktadır.

Psikolojik yaşlılık, yaşın kronolojik ilerlemesine bağlı olarak bireyin algılama, öğrenme ve problem çözme gibi bellek gücü ile kişilik kazanma alanlarında, çevresel ihtiyaçların değişmesine nasıl uyum sağlayabildiklerine yönelik kapasitelerindeki değişmeleri kapsamaktadır. Hem biyolojik hem de psikolojik yaşlılık belirtilerini hızlandıran ya da yavaşlatan yaşam biçimimiz de bu noktada dikkati çeken faktörlerden biridir.

Sosyolojik yaşlanma ise, bireyin içinde yaşadığı toplumdaki yaşla ilgili değer ve normları ifade etmektedir. Toplumda belirli bir yaş grubundan beklenen davranışlar ve o toplumun o gruba verdiği değerlerle ilgili olan sosyolojik yaşlanma aynı zamanda bireylerin ait oldukları toplumdaki diğer üyelerle ilişkilerinde kabul ettikleri bir takım rolleri de ifade etmektedir (Arpacı, 2005).

Yaşlılığın Dünyada ve Türkiye’de Tarihsel Gelişimi

Antik Çağ Döneminde her 100 insandan biri 60 yaşına ulaşabilirken, 20. Yüzyılın başlarına kadar dünyanın hiçbir yerinde yaşam sürecinin uzaması için gerekli ortamın bulunmadığı belirtiliyordu. Yakın zamana kadar Avrupa’da ortalama yaşam süresinin 50 yıl olduğu belirtiliyordu. Yarım yüzyıl önce insanların büyük kısmı 50 yaşından önce ölürken 2000 yılındaki doğumlardaki ortalamalara bakıldığında yaşam beklentisinin 70 yıla ulaştığı görülmektedir (Kalkınma Bakanlığı, 2014).

Son yıllarda bilimsel ve teknolojik alandaki ilerlemeler, yasam standartlarının artmasına önlenebilir hastalıkların azalmasına, yasam süresinin uzamasına ve dolayısıyla yaslı nüfusun artmasına yol açmıştır (Tuğrul, vd., 2004).

Dünya Nüfusunun Ortalama Yaşı

Dünya nüfusunun ortalama yaşı, doğum oranlarındaki azalma nedeniyle artmaktadır ve 20. yüzyılın ikinci yarısında ortalama yaşam süresi 20 yıl uzamıştır (United Nations, 2002). Özellikle modernleşen dünyada ortalama ölüm yaşında yükselme görülmektedir. Bu durumdan yaşlı nüfusun son yıllarda artış gösterdiğini anlaşılmaktadır.

Dünyanın 65 yaş ve üstü nüfusunun 1999-2000 arasında 9,5 milyon artarak 2000 yılında 420 milyona ulaştığı hesaplanmış ve bunun 2005-2050 yılları arasında da 472 milyondan 1,4 milyara ulaşacağı tahmin edilmektedir. (Kinsella ve Velkoff, 2001). Türkiye’deki 65 yaş ve üstü nüfusun tüm nüfusa oranının 2005’de % 5.9 (4.3 milyon), 2030’ da % 18.2 (17.8 milyon) olacağı tahmin edilmektedir (Karan ve ark., 2004:143-147).

Günümüze kadar yapılan değişik çalışmalarla yaşlanma sürecini etkileyen bireysel farklılıklarda kalıtsal etkenlerin etkiliydi. Bunun yanı sıra yaşam biçimi, meslek, beslenme, süreğen hastalıklar, çevresel etkenler ve psikolojik-sosyal özelliklerin rol oynadığı ortaya çıkarılmıştır.

Hareket kaybının temel nedenleri

Hareket kaybının temel nedenleri, ağrı, eklem hareket kısıtlılığı, şeker, denge zayıflığı, kas zayıflığı, hareket sistemi hastalıkları, duyusal yetersizlik ve egzersiz kapasitesinin azalması olarak sıralanabilir. Yaşlanmayla birlikte görülen fizyolojik değişikliklere psikolojik problemlerde eşlik eder. Bunun yanında depresyon yaşlılarda sık karşılaşılan, çevreye uyumu ve sağlıklı yaşamı olumsuz yönde etkileyen diğer bir psikolojik durumdur.

Psikolojik ve sosyal problemler yaşlılığa uyumu güçleştirmektedir. Yaşlı insanların bazılarında, yaşlılık ile üretkenlikten tüketime geçilmektedir. Bazıları için de yaşam deneyimlerinden faydalanılan aile ve toplumda benlik saygısını kaybetmeyerek saygı ve sevginin yaşandığı aktif bir süreç olabilmektedir. (Kerem ve ark., 2001).

Dünya Sağlık Örgütü Verilerine Göre;

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 1960 yılında dünyadaki yaşlı nüfusun yarısının gelişmekte olan ülkelerde yaşadığı görülmektedir. Özellikle gelişmiş ülkelerde artan yaşlı nüfus ve yaşam beklentisi, sağlık hizmetlerinden, sosyal güvenliğe ve çalışma haklarına kadar doğrudan doğruya nüfusun yaş dağılımının değiştirmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde de gelişmiş olan ülkelerdeki gibi 65 yaş üzeri nüfus her geçen gün artmaktadır (Aydın, 1999).

Günümüzde sayısal olarak en fazla yaşlı (241 milyon) Çin’de yaşamaktadır. Ardından Hindistan (85 milyon), Amerika Birleşik Devletleri (40,7 milyon) ve Japonya (34,9 milyon) gelmektedir. Türkiye’de yaşayan yaşlı sayısı 6.8 milyon ve dünya sıralamasında 19. sırada bulunmaktadır. 2050 yılında gelişmekte olan ülkelerden Çin (437 milyon), Hindistan (324 milyon), Endonezya (70 milyon) ve Brezilya’da (58 milyon) yaşayan yaşlı sayıları, dünyada ilk sıralara yerleşecektir (Mammadov, 2018).

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan günümüze kadar geçen süre içerisinde Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından gerçekleştirilen nüfus sayımları, Türkiye nüfusunun hem niceliksel, hem de niteliksel olarak değişimini anlamamızda en önemli veri kaynağı olarak görünmektedir.

TÜİK Verilerine Göre;

TÜİK verilerine göre 1935 yılından 2011 yılına kadar geçen süre içerisinde sayım yılları için yaş gruplarının toplam nüfus içerisindeki yüzde dağılımı gösterilmektedir. Türkiye’de yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki payının 20. yüzyılın sonuna kadar yüzde 5’in altında yer aldığı görülmektedir. 2018 Genel Nüfus Sayımı sonuçlarına göre 6.895.385 olan 65 ve daha yukarı yaş nüfus toplam nüfusun %8,5’ini oluşturmaktadır. Yaşlı nüfusun %44’ü erkeklerden, %56’sı ise kadınlardan oluşmaktadır (TÜİK, 2018).

Yaşlı nüfusun 2013 yılında %60,3’ü 65-74 yaş grubunda, %32,2’si 75-84 yaş grubunda ve %7,5’i 85 ve daha yukarı yaş grubunda iken, 2018 yılında %61,6’sı 65-74 yaş grubunda, %29,7’si 75-84 yaş grubunda ve %8,6’sı 85 ve daha yukarı yaş grubunda yer almıştır. Yaşlı nüfusun %0,1’ini oluşturan 100 yaş ve üzerindeki yaşlı kişi sayısı 2018 yılında 5 bin 416 olmuştur. Türkiye’de 100 yaşın üzerinde en fazla yaşlıya sahip ilk üç il sırasıyla İstanbul (691 kişi), Şanlıurfa (262 kişi) ve Mardin (251 kişi)dir (TÜİK, 2018).

Türkiye İstatistik Kurumuna (TUİK) göre Türkiye nüfusunda yaşlı nüfus oranı 2023 yılında % 10,2’ye yükselecektir. Demografik göstergelerdeki mevcut eğilimler devam ettiği takdirde Türkiye nüfusu yaşlanmaya devam edecektir. 2012 yılında yaşlı nüfus olarak tabir edilen 65 yaş ve üzerindeki nüfus 5,7 milyon kişi, bunların toplam nüfusa oranı % 7,5’tir. 2023 yılına gelindiğinde bu nüfus 8,6 milyon kişiye, oranı ise % 10,2’ye yükselecektir (Alaeddinoğlu, 2012).

Yaşlılıkta Meydana Gelen Değişiklikler

Fizyolojik Değişmeler:

Yaşlanma ile organizmada bazı temel değişiklikler meydana gelmektedir. Bu değişiklikler hem duyu organları ile ilgili hem de yaşamsal organlardaki değişikliklerle ilgili olabilir (Coşkun, 1998).

Yaşlanma ile beraber kas kütlesinin kaybı, esneklik kaybı, sinir sitemi bozuklukları (demans, anksiyete, duyu kayıpları), kalp yetmezliği, solunum sistemi rahatsızlıkları (hızlı-sessiz solunum, öksürük, solunum kasları zayıflığı), mide rahatsızlıkları görülmektedir (Barutlu, 2016).

Yaşla birlikte boy, kilo, beden şeklinde değişiklikler olur. Boy kısalır, kilo özellikle erkeklerde kasların zayıflamasından dolayı azalabilir. Kas kuvvetinde azalmayla birlikte hareketlerde yavaşlama gözlenir. Bazen daha ileri yaşlarda yürümek için destek gerekebilir.

Kilo kaybının diğer bir nedeni osteoporozdur

Osteoporoz kemiklerde kalsiyum kaybına bağlı olarak kemik yoğunluğunun azalmasıdır (Savaşır, 1999). Kadınlarda, özellikle menopoz sonrası kemik kütlesi kaybı hızlanmaktadır. Düzenli egzersiz kemiklerdeki kalsiyum kaybını yavaşlatır. Yapılan araştırmalarla, düzenli olarak yapılan egzersizlerin yaşlılıkla ortaya çıkan bazı olumsuzlukların yavaşlattığı yönünde bulgular da elde edilmiştir (Tuncel, 1994).

Ruhsal Değişmeler:

Yaşlılık bilişsel, fiziksel alanda bir gerileme, üreticilik rolünün bırakılması, sosyal konumda değişme, kişiler arası desteğin zayıflaması, sağlığın kaybı gibi döneme özgü sorunlarıyla bir kayıplar dönemi olarak tanımlanabilir (Işık, 1991).

Yaşlılarda ruhsal alanda önemli değişiklikler ortaya çıkmaktadır. Bu durumun nedenleri arasında; bedensel ve ruhsal gücün düşmesi, belirtilerin dışa vuruluşunda ve belirtilere karşı gösterilen tepkide azalmanın olması sayılabilir (Eşer, 1991, Kökçel, 1992; Coşkun, 1998).

Yaşlanma Bedenimizin Görüntüsünün Değişmesidir

Yaşlanma bedenimizin görüntüsünün değişmesine, bedenin eskimesine, organların bazı işlevlerinin bozulmasının neden olur. Bedensel kusurlar ve değişiklikler kişiden kişiye değişik anlamlar taşıyabilir (Toprak vd, 2002).

Yaşlılarda elem doğrultusunda artmış duygulanım daha fazladır. Bu durum kaygıdır. Kaygı durumunda yaşlı insan nedenini bilmediği korku ve kuşku içindedir. Belirsiz bir felaket veya tehlikeyle karşılaşacağını tasarlar. Bu nedenle de gergin ve tedirgindir (Kökçel, 1992; Coşkun, 1998).

Yaşlılarda görülen ruhsal değişimlerden biri de öfkedir. Öfke engellenme karşısında ortaya çıkan aşırı, ölçüsüz kızgınlık ve saldırganlık tanımlanmaktadır. Yaşlılarda aşırı coşku, tedirginlik ve öfke sonucu bilinç bulanıklığı da görülebilmektedir (Kökçel, 1992; Coşkun, 1998).

Zihinsel Değişmeler:

Yaşlılarda zihinsel işlevlerde daha çok yavaşlama görülebilmektedir. Bu yavaşlamanın nedenleri arasında beyin işlevlerindeki fizyolojik gerilemenin yanında yaşlılarda sık görülen psikolojik faktörler, öğrenmeye motive olamama, genel isteksizlik hali sayılabilir. Yaşlılardaki bellek değişiklikleri:

– Bellek azalması: Hatırlamada tutukluk ve zorluk

– Kusurlu ve eksik hatırlama: İsim, sayı, tarih hatırlamada eksiklik, yanlışlık ve zorluk

– Bellek sapması: Gerçek olmayan anıların gerçek olarak anlaşılıp kabul edilmesi (Aydın, 2010).

 

KAYNAKÇA

  1. MEB Milli Eğitim Bakanlığı Aile ve Tüketici Hizmetleri “Yaşlılık Süreci” (Ankara,2011):4
  2. Göz, Y. (2017). Huzur Evinde ve Kendi Evinde Yaşayan Yaşlıların Fiziksel Aktivite Yapma Düzeyi İle Yaşam Kalitesi Arasındaki İlişkinin İncelenmesi. Yüksek Lisans Tezi, Niğde Ömer Halis Demir Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Niğde.
  3. WHO (1989), Health Of The Elderly, Technical Report Series, No: 779, Genova.
  4. Silahşör, Y. (2011). Yaşlılıkta Fiziksel Aktivite ve Egzersiz. Erzincan Üniversitesi, Turizm ve Otelcilik Meslek Yüksek Okulu, Ankara.
  5. Taşkıran, A. (2014). Huzurevinde Kalan Yaşlılara Uygulanan 12 Haftalık Sportif Rekreasyon Programının Bazı Antropometrik ve Fizyolojik Parametrelere Etkisinin İncelenmesi. Yüksek Lisans Tezi, DPÜ, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Kütahya.
  6. Vehid, S. (2000). Thoughts and Reflections On The Distribution Of Old Age Homes in Turkey. Cerrahpaşa J Med 31 (4): 239-244.
  1. Oğuz, M. T. (2007). Yaşlılarda görülen biyolojik ve sosyal değişimler, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi, Ankara.
  2. KAYNAKÇA
  3. Beğer, T.,Ve Yavuzer, H. (2012), “Yaşlılık Ve Yaşlılık Epidemiyolojisi”, Klinik Gelişim, 25, 1-3.
  4. Arpacı, F. (2005). Farklı boyutlarıyla yaşlılık. Türkiye İşçi Emeklileri Derneği, Ankara.
  5. Kalkınma Bakanlığı, (2014). Kalkınma Planı 2014-2018, Yaşlılık Özel İhtisas Komisyonu Raporu 2014.
  6. Turgul E, Doğan F, Aydın M, Uçan Y, Narlıdere İlçesinde 65 Yas ve Üstü Nüfusun 1.Yasam Kalitesi Sempozyumu Bildiri Özetleri Kitapçığı 2004.
  7. United Nations, (2002). Report of the Second World Assembly on Aging. Madrid, Spain: United Nations, April 8-12, 2002.
  8. Kinsella, K., Velkoff, V. (2001). Census Bureau. An Aging World: 2001. Washington, DC: U.S. Government Printing Office,; series P95/01-1.
  9. Karan, Ö., Koz, M., Ersöz, G. (2004). “İstanbul İlindeki Huzurevlerinde Kalan 65 Yaş ve Üstündeki Bireylerin Fiziksel Aktivite Alışkanlıklarının İncelenmesi” Türk Geriatri Dergisi ; 7 (3).
  10. Kerem, M., Meriç, A., Kırdı, N., Cavlak, U. (2001). “Ev Ortamında Ve Huzurevinde Yaşayan Yaşlıların Değişik Yönlerden Değerlendirilmesi” Turkish Journal of Geriatrics 4 (3).
  11. KAYNAKÇA
  12. Aydın, Z. D. (1999). Yaşlanan Dünya ve Geriatri Eğitimi. Turkish Journal of Geriatrics, Sayı: 2 (4), s.179-187.
  13. Mammadov, E. (2018). Huzurevlerinde Olan Yaşlıların Serbest Zamanlarının Değerlendirilmesi: Kocaeli Örneği. Yüksek Lisans Tezi, Kocaeli Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kocaeli.
  14. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK). (2018). Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuçları, Erişim Tarihi: 20.06.2018, http://www.tuik.gov.tr
  15. Alaeddinoğlu, V. (2012). Türkiye Kayak Milli Takımları Alp Disiplinin ve Kuzey Disiplini Sporcularının Antropometrik Özelliklerinin Karşılaştırılması. dpü, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Kütahya.
  16. KAYNAKÇA
  1. Coşkun, M. (1998) : Samsun İl Merkezinde Yaşayan Yaşlıların Sürekli Kaygı Düzeyleri ve Bazı Sosyoekonomik Etmenleri, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Uzmanlık Tezi, Samsun.
  2. Barutlu, İ. (2016). Huzurevlerinde Yaşayan 65 Yaş ve Üzeri Kadın- Erkek Yaşlıların Fiziksel Kapasite Seviyelerinin Tespiti (Ankara İli Örneği). Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
  3. Savaşır I. (1999) , Yaşlılık Sağlık Psikolojisi, Türk Psikologları Derneği, Ankara, 19.
  4. Tuncel, F. (1994), Sağlıklı Yaşlanma Düzenli Egzersiz, Bilim ve Teknik Dergisi, Ankara: Tübitak Yayını, Sayı:322.
  5. Işık E. (1991), Depresyon ve Mani, Boğaziçi Matbaası, İstanbul.
  6. Eşer İ. : Yaşlılıkta Meydana Gelen Fizyolojik Değişiklikler, Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 7(1) : 51 – 57, 1991.
  7. Kökçel Ö. (1992) : Depresyon Ruhsal Çöküntü , Altın Kitaplar Yayınevi , 3. Basım.
  8. Toprak İ. , Soydal T. , Bal E. ve ark.(2002) , Yaşlı Sağlığı , T.C. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü , Ankara.
  9. KAYNAKÇA
  10. Aydın, T. (2010). Huzurevinde Yaşayan Yaşlıların Geleceğe Yönelik Beklentilerinin Özbakım Gücü ve Yaşam Doyumuna Etkisi. Yüksek Lisans Tezi, Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Samsun.
  11. Yıldırım, E. (2008).Yaşlı Bayanlarda Fiziksel ve Rekreasyonel Aktivitenin Yalnızlık Düzeyine Etkisi. Yüksek Lisans Tezi, Erciyes Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Kayseri.
  12. (2010) Global Recommendations on Physical Activity for Health. World Health Orgaanization.
  13. Eskiyurt, N. Karan, A. (2004). Geriatrik Hasta ve Sorunlar. Geriatrik Rehabilitasyon ve Yaşlılarda Egzersiz. Klinik Gelişim Dergisi, Özel Sayısı, 17.
  1. Yıldırım, E. (2008). Yaşlı Bayanlarda Fiziksel ve Rekreasyonel Aktivitenin Yalnızlık Düzeyine Etkisi. Erciyes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri A.B.D. Yüksek Lisans Tezi Ağustos Kayseri.
  2. Çetin, A. Kutsal, G. (2001). Geriatride Yaşam Kalitesi ve Rehabilitasyon Geriatri, s.218-21.
  1. Cindaş, A. (2001),”Yaşlılarda Egzersiz Uygulamasının Genel İlkeler”, Geriatri, 4 (2), 77-84.
  2. Kingston K.M., Horrocks C.S., Hanton S. (2006) Do multidimensional entrinsic and extrinsic motivation profiles discriminate between athlete scholarship status and gender? European Journal of Sport Science, 6(1): 53-63.
  3. KAYNAKÇA
  4. Önalgil, S. (2012) 55 Yaş ve Üzeri Bireylerde Fiziksel Aktivitenin, Algılanan Sosyal Destek ve İyi Olma Durumuna Etkisi. Yüksek Lisans Tezi. Akdeniz Üniversitesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü.
  5. Özüdoğru, A. (2009) 8-10 Yaş Grubu Amatör Sporcu Çocuklarda Günlük Fiziksel Aktivitenin Motor Performansa Etkisi. Yüksek Lisans Tezi. Dokuz Eylül Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü.
  6. Morio, B., Barra, V., Ritz, P., Fellmann, N., Bonny, JM., Beaufrere, B., Boire, J.Y., Vermorel, M. (2000). “Benefit Of Endurance Training In Elderly People Over A Short Period Is Reversible.” Eur J Appl Physiol ;81(4):329-36.
  7. Karan, A. (2006). “Yaşlılıkta Egzersiz ve Spor” Türk Fizyo Terapi Rehabilitasyon Dergisi 52(Özel Ek A):A53-A56
  8. Çetin, A. (2002). “Geriatride Yaşam Kalitesi ve Rehabilitasyon”. In: Gökçe-Kutsal Y, editör. Geriatri ; s. 218-21.
  9. KAYNAKÇA
  10. Eskiyurt, N., Karan, A. (2004). “Geriatrik Rehabilitasyon ve Yaşlılarda Egzersiz.” Klinik Gelişim Dergisi, Geriatrik Hasta ve Sorunları Özel sayısı;17:49-54.
  11. Soyuer, F. Soyuer, A. (2008). Yaşlılık ve Fiziksel Aktivite. Erciyes Üniversitesi Halil Bayraktar Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji ABD İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi 15 (3) 219-224.
  12. Kayıhan, G. Ersöz, G., (2009). Hipertansiyon ve Egzersiz, Spormetre Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi, VII (3) 93-101.
  13. Zhang JG, Takata KI, Yamazaki H, Morita T, Ohta T. (2006) “The effects of Tai Chi Chuan on physiological function and fear of falling in the less robust elderly: An intervention study for preventing falls”. Arch Gerontol Geriatr;12(2):107-16.
  14. Sabin, KL. (2005). “Older Adults and Motivation for Therapy and Exercise.” Top Geriatr Rehabil; 21(3):215-20.

 

 

Önerilen makaleler

Bir cevap yazın